Art Is In The Air: Puebla

For English, please look below!

Puerto Escondido’da işimizi bitirdikten sonra atladık arabaya ve yollara düştük. Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi bu sefer varış noktamız Puebla’ydı. Ama mesafe olarak uzak olduğundan dolayı önce Acapulco, daha sonra da Cuernavaca’da durmamız gerekti. Böylece Puebla’da dahil olmak üzere 3 günde 3 eyalete ayak basmış olduk.

İlk durağımız olan Acapulco, Guerrero eyaletinin başkenti ve Meksika’nın Pasifik kıyısında bulunan büyük bir şehir. Ayrıca aylar sonra ilk defa Starbucks’a gidebildiğim yer. Canım Acapulco! Acapulco; Frank Sinatra, Elvis Presley gibi ünlü zenginleri ağırlamış, 50’lerin parti kasabası olarak anılmış. Hatta “Pasifik’in İncisi” adını almış. Ege’nin incisi İzmir gibi. Daha sonra bölgede çıkan kartel savaşlarından dolayı şehir zamanla süksesini kaybetmiş. Dolayısıyla biz gittiğimizde artık eski şaşaası kalmamıştı. Çılgın partilerin yapıldığı bir yerden ziyade bayağı düz bir liman kentti. Biz zaten yolumuzun üstünde olduğu için burada bir gece konakladık ve yolumuza devam ettik. Ama eminim uzun süreli kalırsanız illa ki yapılacak bir şey bulursunuz. Bu şehre ait en ilginç şey tüm taksilerin vosvos olmasıydı. “Ay ne tatlı” diye bindiğiniz araçta daha sonra taksici sizi yabancı olduğunuz için kazıklamaya çalışıyor. O muhteşem ponçik an çok uzun sürmüyor ahaha.

Ertesi gün yola devam ederek Cuernavaca’ya vardık. Cuernavaca ise Morelos eyaletinin başkenti. Burası zengin beyaz yakalıların hafta sonu kaçamağı için geldiği bir yer. Şehir gerçekten inanılmaz güzel. Adımınızı attığınız yerde yine İspanyol döneminden kalan yapılarla karşılaşıyorsunuz. Meydanında modern restoran ve café‘ler sizi ağırlıyor. Beyaz yakalıların yanı sıra şehir İspanyolca öğrenmek için buraya gelen yabancı öğrencilerle dolu. Sanırım bunun nedeni hem başkente yakın olması hem de modern bir şehir olarak öğrencilere eğlenceli bir ortam sunması. Biz tabii ki durmaksızın devam ettiğimiz için burada da bir gece konakladık ve ertesi gün yola koyulduk. Başımıza geleceklerden habersiz…

Bir sonraki durağımız Puebla. Gerçekten de birkaç saatlik uzaklıktayız şehre. Bindik vana her zamanki gibi gidiyoruz. Bir anda van durdu. Kaputtan dumanlar yükseliyor. Paralı otobana girmiştik bu arada, tam bir hiçliğin ortasındayız. İndik arabadan. Motora falan baktık ama bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Neyse ki Mauro yakın zamanda sigorta yaptırmıştı. Çekici aradık. Gelmemiz bir saat sürer dediler. Biz de kuzu gibi oturduk. Mate çayı yaptık. Onu içtik beklerken. Çekici geldi. Bu sefer de demesin mi önde yanında sadece bir kişi taşıyabilirim. Yahu zaten yolda kalmışız. Herkes tek kişi mi yolculuk ediyor? Böyle kural mı olur? Adam dedi siz binin vana, yatın. Polis görürse ceza keser. Bir saatlik yolumuz var. Travis ve ben böyle mülteciler gibi vanın arkasında Puebla’ya varacağız. Başa gelen çekilir dedik ve bindik.

IMG_0060.jpg

Yola çıkalı 20 dakika falan oldu sanırım. Durduk. Otobanda duruyoruz yine. Çıkıp soramıyoruz da kaçak olduğumuz için. 5 dakika öyle bekledik. Mauro geldi sonra ve o muhteşem haberi verdi. “Çekicinin lastiği patladı.” Bizi kurtarmaya gelen çekici resmen yolda kaldı ya. Böyle bir şey olabilir mi? Oldu işte. Otoban kenarında tuvaletlerin olduğu saçma sapan bir yerdeyiz. Biraz orada takıldık. Niye bilmiyorum. Sonra dedik böyle devam edeceğiz.

O patlak lastikle bir lastikçiye kadar gittik. Lastiği değiştirdiler. Tüm bu işlemler olurken biz hala vanın arkasında kuzu gibi yatıyoruz. Artık akşama doğru sonunda Puebla’da gönüllü olarak çalışacağımız hostelin önüne geldik.

Enlight102.jpg

Puebla, her köşesi sanat kokan Latin Amerika’daki her yer gibi koloni mimarisine sahip bir şehir. Fakat büyük bi şehir olmasına rağmen kendi içinde dinginliği sağlamış. Şehir merkezinde yürürken kendimi 10 sene öncesinin Beyoğlu’nda gibi hissettim. Huzurlu, evde gibi, sanat dolu, samimi… Barrio Del Artista, sanata verilen önemi görmek için gidilebilecek en doğru yer. Küçük küçük odaların her birinde bir ressamın bulunduğu bu pasaj size açık hava müzesi hissiyatı veriyor. Hem de sanatçıları sanatlarını icra ederken görebilmiş oluyorsunuz.

Enlight108.jpg

Bizim önceden bulduğumuz gönüllülük işinde maalesef işler planladığımız gibi gitmedi. Sahipleri aşırı soğuk, delişmen bakışlı kişilerdi. Bir şey soruyoruz böyle robot gibi bakıyorlar. Ayrıca kaldığımız ilk akşam bizim kaldığımız odanın hemen önündeki ortak alana bir para bırakıldığını gördük. Ama para modemin altında. Travis’in de modem ile yapması gereken şeyler vardı. Biz de bunu görünce işkillendik. Çünkü kimse modem altına para koymaz veya unutmaz. Akıllarınca bizi deneyip bakacaklar parayı alıyor muyuz diye. 200 MXN koymuşlar zaten o da 10 USD ediyor. Elini yorduğuna değmez yeminle ahaha.

Biz durumdan çok rahatsız olduk. Yol yakınken gidelim dedik. Mauro kalmaya karar verdi. Onunla yollarımızı ayırdık. Bir sonraki durağımız olarak herkesin sakın gitmeyin dediği Veracruz’u seçtik. Çünkü korkunun ecele faydası yok! 🙂

After we finished our work in Puerto Escondido, we got in the van and started our road-trip again. As I mentioned before, our destination was Puebla this time. But it was far away from where we were. So we had to stopped first in Acapulco, second in Cuernavaca before arriving there. So we had been in 3 different states in 3 days.

Our first stop, Acapulco, is the capital of Guerrero state, laying along the Pacific coast of Mexico. And it was the place that I could go to a Starbucks after months! 🙂 My dear Acapulco! Acapulco, Mexico’s original party town, was visited by huge names such as Frank Sinatra and Elvis Presley. That’s why, it is named as “Pearl of the Pacific”. But unfortunately, after these golden moments, it lost its fame because of kartel fights. So when we arrived Acapulco, it was without its old glitter. It wasn’t like a party town, more like a plain port city. Since we didn’t have so much time here, we just slept one night and continued to our trip. But I am sure if you stay longer, you can find stuff to do. The most interesting thing about the city was its taxis. All of them were old Volkswagen beetles. But no worries. You get in the car and they try to charge you double price as you are White. Then the moment gets ruined ahaha 🙂

The other day, we arrived Cuernavaca. Cuernavaca is the capital of Morelos state. It has traditionally attracted high-society visitors for being so close to Mexico City. Nowadays you’re more likely to see vacationing North Americans and college students studying Spanish on month-long courses than meet international royalty or great artists in the street. It has clean air and attractive architecture. In the center of the city, you find a lot of restaurants and cafes. As we did always, we stayed here just for one night and continued to go to Puebla without knowing what’s waiting for us.

The next destination was Puebla. We were two hours ride away from there. We left Cuernavaca and after an hour on the highway, the van broke down. Mauro called insurance company to say that we need a tow. The guy showed up after one and half hour. But he said he couldn’t carry 3 people in front seat of the truck. So Travis and I had to hide back in the van laying down and try not to be seen by police.

19400454_10155889774009556_4792925949030752283_o.jpg

We started to go again and stopped after 30 minutes. As we were hiding like refugees trying to go to a new country, Mauro came to tell us that the tire had a blowout. So the truck that came to save us also broke down. Anyway, we found a tire place, changed it and continued. As you can imagine, it was a long day for us. But finally, we were in Puebla!

In every corner of Puebla, there is a piece of art. It has colonial architecture like every other Latin American city. Despite being a big city, it has found the tranquility in itself. I felt myself back in Beyoğlu as it was 10 years ago, while I was walking around in Puebla. I felt like home, tranquil, full of art, intimate… Barrio Del Artista is the right place to see how important art is in Puebla. Here is where the artists work and exhibit their work in view of the tourists and citizens who visit this corridor.

Enlight105.jpg

But we didn’t like the place we found to work as volunteers. The owners were like out of fridge. We were asking something, they were looking at us with empty eyes. I mean Siri has more feelings than them probably. And they tried to test us. They put money under the router. Travis had to do stuff with the router. And it was right next to the door of our room. So it was obvious they did this on purpose. It was just 10 USD. It is not even worth to move your hand ahaha!

So this grossed out us. We decided to leave earlier. Mauro wanted tos tay. We said goodbye to him. We chose to go to Veracruz, a place is that everyone says you shouldn’t go there! Cowards die many times before their deaths. But we are not cowards!

 

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s